Yağmurun Peşinden: Türkiye’nin En Yağışlı Yerlerine Yolculuk
Yağmur, sadece bir doğa olayı değil, bir duygu. Her damlası, bir hikâye anlatır, bir hafıza bırakır. Eğer hiç yağmur altında uzun yürüyüşler yapmadıysanız, su damlalarının teninize dokunuşuyla tüm dünya durur. Her adımda, hayatınızda belki de bir daha tekrarlanmayacak bir anı hissedersiniz. Bunu yaşamak için, bir kez bile olsa, o yağmurun en bol olduğu yerlerde bulunmalısınız.
Bir gün, Ege’nin sakin köylerinden birinde, sabahın erken saatlerinde buluştum Emre ve Selin’le. Onlar, birbirinden tamamen farklı bakış açılarına sahip iki arkadaş. Emre, her zaman çözüm odaklı ve mantıklı bir adamdır. Selin ise dünyayı başkalarının gözlerinden görmeye çalışan, içsel bir empatiye sahip. İkisi de yağmuru sever, fakat ikisi de ondan farklı anlamlar çıkarır. Emre, yağmurun her zaman bir rahatsızlık, çözülmesi gereken bir sorun olduğunu düşünürken, Selin yağmuru bir şefkat, bir bağ kurma aracı olarak görüyordu.
Hikâye başladığında, iki dostumuzdan biri, yağmurun en çok nerelerde olduğunu sorarak bu soru üzerine düşünmeye başlar.
Emre, aklına ilk gelen cevabı söyler: “Rize tabii ki. Rize ve çevresi, Karadeniz’in en yağışlı yerlerinden biri. Dünyada en çok yağmur alan yerlerden biri burası. Bunu çözmek zor değil!” dedi, çözüm odaklı yaklaşımıyla.
Selin ise gülümsedi ve yanıtı biraz daha derinlemesine verdi: “Evet, ama Rize’deki yağmur sadece gökyüzünün hışmı değil. İnsanların o yağmurla kurduğu bir bağ var. Yağmur, yüreklere dokunan bir şey. Her yağmur damlası, o bölgenin halkının duygularıyla birleşiyor.”
Rize ve Karadeniz’in Yağmurları
Evet, Rize… Karadeniz’in kalbi, yağmurun gözyaşlarıyla dolup taşan bu şehir, yıllardır dünyanın en yağışlı yerlerinden biri olarak biliniyor. Yıllık yağış miktarı, 2.500 mm’yi bulabiliyor ve bu miktar, dünyanın en yükseklerinden. Yağmur burada her zaman bir yaşam biçimi. Rize halkı, yağmurla büyümüş ve onu kendi doğal bir parçası kabul etmiş. Şehir, verdikleri emeği toprağın derinliklerine kadar hissedebiliyor.
Emre bu durumu çözülmesi gereken bir durum gibi algılasa da, Selin’in bakış açısına göre, burada yağmur sadece bir unsur değil, bir hayat kaynağıydı. Yağmurla büyüyen insanlar, ona saygı gösterir, onun getirdiği verimi sever ve ona karşı bir sevgi besler.
Selin ve Emre’nin Karadeniz Turu
İkisi de Rize’ye gitmeye karar verdiler. Bir sabah, Selin ve Emre, Karadeniz’e doğru yola çıktılar. Yolda, yağmurun hızı arttı ve Emre, direksiyonun başında biraz tedirginleşti. Ancak Selin, pencereden dışarı bakarak şunları söyledi: “Yağmur, bir güzellik. Onunla birlikte büyürsün, onunla birlikte yaşamayı öğrenirsin.”
Rize’ye vardıklarında, onlara yağmur karşıladı. Tıpkı Rize halkının hayatının bir parçası olduğu gibi, o yağmur da burada her şeyin bir parçasıydı. Yağmur, toprakla, insanla, doğayla bir bütün olmuştu. Selin, bu ilişkiyi daha da derinlemesine hissetti, Emre ise yağmurun çözülmesi gereken bir engel değil, bir yaşam kaynağı olduğunu fark etti.
Diğer Yağışlı Bölgeler: Doğu Karadeniz’in Gizli Hazineleri
Rize’den sonra, Emre ve Selin, Doğu Karadeniz’in diğer bölgelerine de gitmeye karar verdiler. Artvin, Trabzon ve Giresun’un da etkileyici yağış verileriyle dikkat çektiğini öğrendiler. Özellikle Artvin, yeşil ormanları ve dağlarıyla ünlü olduğu kadar, yıllık 2.500 mm yağışla adını duyurmuş bir başka bölge. Burada, yoğun yağışlar, ekosistemle birlikte insanların hayatlarını şekillendiriyor.
Bunların dışında, İç Anadolu’nun bazı yerlerinde de yılın büyük bir kısmı yağışlı geçebiliyor, özellikle Bolu ve Düzce çevresi. Bu bölgelerde, yağmurun doğaya kattığı bereket, halkın geçim kaynağı olan tarımı büyük ölçüde etkiliyor. Ama Rize’nin yağmurunun ne kadar derin ve özgün olduğunu kimse inkar edemez.
Bir Yağmurun Ardındaki Anlam
Sonuçta, her iki karakter de yolculukları boyunca önemli bir ders öğrendiler. Emre, yağmurun çözülmesi gereken bir engel değil, hayatın bir parçası olduğunu fark etti. Selin ise, bu yağmurun daha fazla insanı bir araya getiren bir bağ kurma aracı olduğuna inandı. Yağmur, ona göre, insanları birbirine yaklaştıran bir araçtı. Bu yolculuk, sadece Karadeniz’in en yağışlı yerlerini keşfetmek değil, aynı zamanda iki arkadaşın, farklı bakış açılarıyla, doğanın gücüne ve güzelliğine dair daha derin bir anlayışa ulaşmalarını sağladı.
Eğer bir gün yağmur altında bir yolculuğa çıkarsanız, belki de siz de bu bağları keşfedecek, doğanın o sıcacık dokunuşu ile kendinizi daha yakın hissedeceksiniz. Rize’nin o sımsıcak, yağışlı havası gibi, hayatın her anında bağları hissedebileceğiniz yerler var. Sadece bakmak ve görmek gerek.